7 Kasım 2013 Perşembe

Battaniye

Kokulu dükkanlarda bulamazsın bizim gibisini. Pazar tezgahlarında alıcı bekleriz çoğu zaman. Bazen kamyonete doldurulup sokak sokak gezdirilir, megafondan ünlenen marifetlerimizi dinleriz. Fukara örten battaniyelerdeniz. Az yün, çoğu polyesterdendir içimiz. Yanlış anlaşılmasın  abiler, ısıtmada üstümüze yoktur. Müşteriler bizden pek memnundur.

Yüzü eskimiş divanlara örtü oluruz bazen. Bizlere sığınıp usulca sevişir kimisi. Ayazda titrerken bize sığınanlar olur. Kimi bebesini sarar, kimi de ölüsünü:
Ölüler de bebe kadardır bazı. Sererler bizi henüz soğumamış toprapa. Barutun ve kanın iç burkan kokusu siner üstümüze ve parçalanmış bedenleri evlatların; konar üst üste: kol, bacak, gövde, baş; fukara evlerin battaniyeleri gibi delik deşiktir. Ağıtlar yakılır, dövünürken böğürleri morarır anaların. Böyle! bizle sarılıp sarmalanır ölüler; sayemizde o parçalanmış bedenler, yekpare girer Kara Toprağa! Ruhları ise sizinle gezinir.
  
İşte marifetleri bizlerin, fukara Kürt'ün battaniyelerinin.





Soldaki foto:  28 aralık 2011 şırnak-roboski'deki köylüleri bombalayarak yapılmış olan katliamdan bir kare: 17 si çocuk 34 insanın battaniyelere sarılı ölü bedenleri.
Sağdaki foto: Cumhuriyetin 90 yılında ihtişamlı kutlamalar yapılırken İstanbulda, Şemdinli'de 8 yaşındaki Behzat Özen'in elinde, yerde bulduğu havan topu patladı. 8 yaşındaki Behzat'ın katliamından bir kare.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder