23 Eylül 2013 Pazartesi

Muhbir


Bir grup insan büyük bir magaranın içerisindeydik. Sularla kaplı türlü odacıkları ile bir sarnıcı anımsatan bu mağaraya sığınmıştık. Dışarıda düşmanlarımız vardı ve ölmemek için onlardan kaçıyorduk. İçimizden bazılarının muhbir olduğunu düşünüyorduk. Muhbirler dışarıdaki düşmanlara seslenip yerimizi söyleyecekti. Bu nedenle önce muhbirleri yok etmek gerekiyordu. Benim elimde kılıca benzer  bir cisim vardı.  
Mağaranın dizlerime kadar suyla dolu odalarından birinde yatak vardı.  Birisi yatağın üzerine uzanmıştı ve ben onun muhbir olduğunu, bu nedenle öldürülmesi gerektiğini düşündüm. En öldürücü darbe olacağı için elimdeki cismi alnının ortasına batırdım. ‘Çılok’ diye canlı bir ses çıktı. Cansız bedeni ardımda bırakıp mağaranın içerisindeki odalarda ilerlemeye devam ettim. Az ilerde gene bir yatak vardı. Yatakta bir çocuk oturmaktaydı. Çocuğun muhbir olduğunu düşündüm. Elimdeki cismi öldürücü darbeyi vurmak için yukarı kaldırdığımda birden kendimi ve öldüreceğim çocuğu uzaktan gördüm. Öldürülmesi gereken çocuk henüz dört yaşında olan oğlumdu. Ben ise kafasında siyah fötr şapkası olan, sivri çeneli, düz saçlı, kırmızı pelerinli bir adamdım. 
Kendimi ve öldürülmesi gerekli oğlumu uzaktan gördükten sonra o bedenden sıyrıldım ve izlemeye koyuldum. Adam elindeki cismi oğlumun alnına batırdı. Oğlum aldığı darbeden sonra  sevimli ve çocukça şeyler söylemeye başladı. Bunun üzerine sinirlenen adam cismi oğluma rastgele batırmaya başladı. Oğlum üzgün ve kanlı yüzüyle hüzünlü şeyler söyledi. Taze kanın kesif kokusu burnuma geldi. Adam oğlumun kafasını kesti ama oğlumun sesi dinmedi, ses kulaklarımda yankılandı. Uyandım! burnumda kan kokusu ve sevimli çocukça cümlelerle...

Ağustos-2013



"Olgunlaşmamış insanın özelliği, bir dava uğruna soylu bir biçimde ölmek istemesidir, olgun insanın özelliği ise, bir dava uğrunda gösterişsiz bir biçimde yaşamak istemesidir." Çavdar Tarlasında Çocuklar J.D Salinger  S:176

Ölmek, öldürmek istemedim. Olgunlaşmış bir insan olduğumdan değil elbet: Gösterişsiz biçimde yaşama isteğim dava uğruna değil, mecburiyettendir. Düşünüyorum, dudaklarım mühürleniyor. V e tek yapabildiğim; kabusus görmek... 


1995 den kalan bir karalama






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder